Dünya genelinde 4.sıklıkta görülmekte olan mide kanseri, kanser ölümleri açısından 2. sıradadır. Asya ve Batı Avrupa’da hala en önemli kanser ölüm nedenleri arasındadır. Genelde yaşlı insanlarda görülmekle birlikte, genç hastalarda görüldüğünde yaşlılara göre daha agresif-kötü seyirlidir.
Özellikle Pernisiyöz anemili kişilerde, A kan gurubu ve
familiar öyküsü yani ailesinde de bu hastalık bulunanlarda daha fazla görülür.
Çevresel faktörler oluşumda etkili olup düşük sosyoekonomik toplumda daha sık
görülür. Ayrıca salamura, tuzlu, tütsülenmiş gıdalar ve tütün mide kanser
riskini arttırırken, meyve-sebze yenmesi, vitamin C ve E uzun süreli aspirin
kullanımı ise mide kanseri oluşum riskini azaltır. Familiar bir ilişki olup yani
ailesinde de bu hastalık bulunanlarda mide kanserli 1.ci derece akrabası olanda
kanser riski normale göre 2-3 misli fazladır.
Malesef genellikle ileri evrede tanı konabilir ki en sık
görülen semptomlar kilo kaybı, iştahsızlık, erken doygunluk hissidir. Karın
ağrısı, bulantı-kusma, GİS kanaması, demir eksikliği anemisi, disfaji ve
hastalığın evresine bağlı olarak diğer ciddi yakınmalar ve bulgular oluşabilir.
45 yaş üstü dispeptik yakınmaları ortaya çıkan, ayrıca kilo
kaybı, kusma atakları, yutma güçlüğü, GİS kanaması ya da anemisi, ailesel mide
kanseri öyküsü olanlar mutlaka EGD (endoskopi) yapılmalıdır ki tanıda altın
standarttır. Ayrıca kanser tanısı almış olanlarda evreleme ve tedaviyi
belirleme açısından Abdominopelvik CT (oral-iv kontrastlı), MRİ ve de EUS,PET-CT
yapılımı olguya göre gereklidir.
Mide kanserinde cerrahi operasyon genel tedavidir. Ayrıca
hastalığın evresi ve histolojik cinsine göre EMR, kemoterapi, radyoterapi gibi
ilave tedavilerde uygulanır. Hastalığın evre ve zaman içinde ilerleme cinsine
göre değişen ortalama 5 yıllık yaşam %25-30 dur. Erken evre mide kanserinde ise
5 yıllık yaşam %60 - 80’lere ulaşır. Bu nedenle erken tanı ve tedavi tüm
kanserlerde olduğu gibi mide kanserinde de esastır.
Prof. Dr. İshak Safa Tüzün